kulak sözlükteki anlamı

“kulak”

kulak

  • isim, anatomi Başın her iki yanında bulunan işitme organı
  • anatomi Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü
  • Balıklarda başın iki yanında bulunan ve ağızdan alıp solungaçlardan geçirdiği suyu dışarıya vermeye yarayan yarıklardan her biri
  • ► saban kulağı
  • Duvar, baca, şömine vb. yerlerde kulağa benzer çıkıntı
  • müzik Telli çalgılarda tel germeye yarayan burgu
  • mecaz Seslerin uygunluğunu seçebilme ve değerlendirebilme yeteneği

kulak

Rusça
  • isim, eskimiş Varlıklı Rus köylüsü

kukla ne anlama gelir

“kukla”

kukla

Rumca
  • isim Hareketli yerleri iplikle sanatçının parmaklarına bağlanarak veya eldiven gibi bir kesiti kullanarak bir perdenin üzerinden oynatılan, bez, karton vb. hafif nesnelerden yapılmış insan ve hayvan figürleri
  • Ayakları olmayan, alttan içine el sokularak oynatılan çeşitli nesnelerden yapılmış bebek
  • Bu bebeklerle oynatılan oyun
  • mecaz Başkasının etkisinde olan, onun isteklerine göre davranan (kimse)

kudüm sözlük anlamı

“kudüm”

kudüm

Arapça ḳudūm
  • isim, müzik Mehter takımlarında ve tekkelerde kullanılmış olan, metal kâseli, uçları yuvarlak iki değnekle çalınan, küçük iki davuldan oluşmuş usul vurma aracı

kuduz sözlükteki anlamı

“kuduz”

kuduz

  • isim, tıp Köpek, kedi, tilki vb. memeli hayvanlardan ısırma, tırmalama veya salya yolu ile insana geçen, genellikle çırpınma, sudan korkma şeklinde beliren, zamanında aşı yapılmazsa ölümle sonuçlanan hastalık
  • sıfat Bu hastalığa yakalanmış
  • sıfat, mecaz Azmış olan