çalgın

• isim, ağızlardan Sıcak veya soğuktan gelişemeyerek cılız kalan ekin
• Uzun zaman bakır kapta kalan tadı bozulmuş yemek; çalık

çalılı

• sıfat Çalısı olan

çalkak

• isim, ağızlardan ► çalkar

çakşır

• isim Paça bölümü diz üstünde veya diz altında kalan bir tür erkek şalvarı
• Kuşların ayağında bulunan ve süs gibi görünen tüy

çakmak

• isim Taşa vurulup kıvılcım çıkarılan çelik parçası
• Çelik, taş, cam, plastik vb. maddeden yapılmış gaz veya benzinle dolu tutuşturma aleti
• askerlik Tabanca veya tüfeklerde bulunan tetik düzeni

çakmak

• isim, tıp Kuruduğunda kalın kabuk bağlayan kabarcıklarla beliren ve genellikle yüzde çıkan bir deri hastalığı

çakmak

• -e, -i Vurarak sokup yerleştirmek
• Çivi ile tutturmak
• Kazık çakıp hayvan bağlamak
• Bir şeyi başka bir şeye sürtmek, vurmak veya çarpmak
• nesnesiz Parıldamak, ışık vermek
• mecaz Bir şey saplamak
• teklifsiz konuşmada Sezinlemek, anlamak, farkına varmak
• nesnesiz, argo İçki içmek
• -den, argo Anlamak, bilmek
• -i, argo ► vurmak
• -den, argo Sınavda başarısız olmak
• argo Kabul etmeyeceği bir şeyi kurnazlıkla kabul etmesini sağlamak